Bahçeli’nin daveti ile başlayan süreç: Diyarbakır’da Meclis, Suriye, haklar vurgusu
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli‘nin Ekim 2024’te yaptığı açıklama ile başlayan süreç, İmralı ziyaretleri ile devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11 Ocak’ta Diyarbakır’a yaptığı ziyarette sürece isim koymadıPKK’nın kayıtsız, koşulsuz silahları bırakarak kendini feshetmesinin amaçlandığını söyledi.
Aynı gün, İmralı heyeti, Edirne Cezaevi’nde bulunan Selahattin Demirtaş’ı ziyaret ederek onun da süreci desteklediğini duyurdu.
Ankara kulislerinde PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Şubat ayında bir açıklama yapabileceği konuşuluyor.
Diyarkabır’da ise görüşmelerin olumlu devam etmesi halinde, Abdullah Öcalan’ın Mart ayının sonlarında Nevruz kutlamalarında bir davet yapması beklentisi yüksek.
Ama Diyarbakır genelinde DEM Parti seçmeni dahil birçok kişi sürece temkinli yaklaşıyor. Kentte “bekleyelim, görelim” ruh hali hakim.
‘Ekonomik sıkıntılar daha çok gündemde’
Şehirde sürece dair sorularımıza karşılık vermek istemeyenler çoğunlukta.
Bağlar mahallesinde esnaflık yapan Sait isimli genç, insanların siyasi görüşlerini ifade etmekten çekindiğini söylüyor:
“Size nasıl bir yanıt versem de benim hakkımda herhangi bir işlem yapılmaz diye çekinerek ve sözlerimi seçerek konuşmaya çalışıyorum.”
Sait, sürecin barışla sonlanmasının insanları mutlu edeceğini, ama ekonomik meselelerin şehirde daha fazla gündemde olduğunu söylüyor.
Konuştuğumuzherkes “Barış olsun, artık hiç kimse ölmesin” diyor.
Ancak 2013-2015 arasındaki sürecin başarısız olması bir güven sorunu yaratmış gözüküyor.
2013’te yeniden İmralı ile başlayan süreç, Mart ayındaki Nevruz Kutlamaları’nda Öcalan’ın mektubu’nun okunmasıyla ivme kazanmıştı.
Ancak Suriye’deki gelişmeler, Diyarbakır’daki Kobane olayları ve Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesiyle süreç 2015 yılında sona erdi.
Suriye vurgusu
Son kayyum atamaları Diyarbakır’da yeni sürece güvensizliği pekiştirmiş görünse de yaşananların Suriye’deki gelişmelerden bağımsız olmadığı görüşü de yaygın.
26 Ocak Pazar günü, Demokratik Bölgeler Partisi öncülüğünde, bölge vilayetlerinden 419 sivil toplum kuruluşu, dernek ve sendikanın destek verdiği bir deklarasyon okundu.
“Bölgede yaşayan halkların statüsüz yaşamaya tahammülü kalmamıştır” açıklaması yapan kuruluşlar, ilgili tarafları Suriye’deki Kürt idaresini tanımaya çağırdı.
Bu açıklamadansonra Diyarbakır’daki Ofis semtinde Suriye’nin doğusu ve kuzeyinde yaşanan olaylarla ilgili bir basın açıklaması daha yapıldı.
Açıklamada 8 Aralık’tan bu yana Türkiye takviyeli Suriye Milli Ordusu (SMO) güçleri tarafından Suriye’deki Tişrin Barajı etrafında saldırı yapıldığı ve hücumların durdurulması için toplanan sivillerin hedef alındığı iddia edildi.
Sendikalar, bu gelişmelerin Türkiye’de devam eden sürece zarar verme potansiyelinin yüksek olduğunu vurguladı.
Suriye’nin kuzeyinde Türkiye dayanaklı Suriye Milli Ordusu oluşumu ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında çatışmalar sürüyor.
Türkiye, SDG’nin omurgasını oluşturan YPG’yi, “PKK’nın Suriye kolu” ve “terör örgütü” olarak nitelendiriyor.
ABD ise IŞİD’e karşı SDG ile işbirliği yapıyor.
‘Bahçeli ve Öcalan’ın sürecin içinde olması önemli’
Diyarbakır’daki önde gelen STK’lar süreci desteklediklerini söylüyorfakat diyaloğun artırılması daveti yapıyor.
117 sivil toplum kuruluşunun yer aldığı Diyarbakır Kent Muhafaza ve Dayanışma Platformu’ndan 11 temsilci, 27 Ocak’tan itibaren bu maksatla Ankara’ya üç günlük bir ziyaret gerçekleştirecek.
Meclis’te siyasi partileri de ziyaret edecek olan platform üyeleri, sürecin istişare ve diyalog içinde devam etmesini isteyecekler.
Heyetin içindeki isimlerden biri de Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya.
BBC Türkçe’ye konuşan Mehmet Kaya, görüşmelerin kapalı kapılar akabinde yapılıyor olmasını doğru bulmuyor fakat bunu provokasyonların önünü alacabilecek bir önlem olarak görüyor.
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya
2013 – 2015 sürecinde muhalefetin “tamamen dışlandığını, hükümetin kendi belirlediği yol haritası ile sıkıntıyı çözmeye çalıştığını” savunan Kaya sivil toplumun dayanağının aranmasında da eksiklik yaşandığına işaret ediyor:
“Özellikle milliyetçi kısmı temsil eden siyaset ile muhalefetin provoke edebileceği bir sistemle süreç ilerletilmeye çalışıldı ve bu yüzden başarısız olundu. Bu sefer, bilhassa Devlet Bahçeli’nin ve Abdullah Öcalan’ın bu sürecin içerisinde olması önemli.”
‘Meseleyi yalnızca silaha bağlamak yanlış’
Kaya, 40 yılı aşan çatışmaların ülkede neden olduğu yorgunluk ve Suriye’de yaşanan gelişmelerin bu sürecin başlamasında tesirli olduğuna inanıyor:
”Bugüne kadar bana göre yanlış olan, Kürtleri bir beka sorunu olarak görme anlayışıydı. Irak Kürdistanı’na da uzunca bir dönem bu türlü bakıldı.
“Bence Türkiye devleti, artık Suriye’deki Kürtleri beka sorunu görme anlayışının yerine, öteki uluslararası güçlerin beka sorunu olma ihtimalini gördü.”
Mehmet Kaya tahlil ihtimalinin bir evvelki sürece göre daha güçlü olduğunu düşünüyor.
Erdoğan’ın ve Bahçeli’nin, silahların bırakılması konusundaki açıklamaları için de ”Nasıl ki silahsızlanma için silahlı olarak müzakere yanlış ise sıkıntıyı yalnızca silaha bağlamak da bir o derece yanlış” diyor.
Kaya’ya göre silah, Kürt sorunun bir sonucu ve her iki yapı için karşılıklı güven artırıcı adımların atılması çok önemli.
Kaya, Kürt sıkıntısının Meclis’te tartışılarak çözülmesinin ehemmiyetine de dikkati çekiyor.
Kürtlerin temel taleplerinin ana lisanda eğitim ve anayasal teminat olduğunu söyleyen Kaya, muhalefetin ve sivil toplumun katılmasıyla, bu sürece toplumsal dayanağın daha da artacağı görüşünü dile getiriyor.
‘Toplumun sessiz onay verdiğini düşünüyorum’
Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim vazifelisi Vahap Coşkun yalnızca Kürtlerin değil, Türkiye’de toplumun çok önemli bir kısmının bu sürece “sessiz onay verdiğine” inanıyor.
Ancak Coşkun geçmiş deneyimlerin yarattığı hayal kırıklığının ve tarafların süreci dillendirmekten kaçınmasının toplumda beklentinin düşmesine neden olduğunu söylüyor.
2013 – 2015 sürecinde Akil İnsanlar heyetinde yer alan Coşkun, yeni süreçten daha umutlu ve bunu üç nedene dayandırıyor:
Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim vazifelisi Doçent Doktor Vahap Coşkun
Coşkun hükümetin en çok önemli hedefinin PKK’nin silah bırakması olduğunu hatırlatarak “Eğer Suriye’de bir mutabakat noktasına ulaşabilirlerse o zaman PKK’nin silahı bırakması gündeme gelebilir” diyor.
Coşkun, bunun akabinde hak sıkıntılarının çözülmesinin daha uzun bir vadeye yayılabileceğini belirtiyor.
‘İnat ve ısrar ile süreci sürdürmek lazım’
AKP’nin eski Diyarbakır şehir başkanı Muhammed Akar ise 40 yıllık sorunun tahlili için sabırlı olmak gerektiğini söylüyor.
“Eğer bu süreç içerisinde arzu edilen sonuç elde edilmezse, sorunlar ortaya çıksa bile havlu atmamak lazım. İnat ve ısrar ile süreci sürdürmek lazım” ikazında bulunuyor.
Eski AKP Diyarbakır şehir başkanı Muhammed Akar
Türkiye’deki Kürtlerin, parlamento bünyesinde tahlilden yana olduğunu söyleyen Akar “ihtiyatlı olmakla birlikte” umutlu ve optimist olduğunu söylüyor.
Akar, “Tabii sokakta insanlara sorulduğunda kayyum atamalarının devam etmesi, diğer hususların arzu edilen şekilde ve dozda devam etmiyor olması insanlarda tahminen bir miktar güvensizliğe sebep olmuş olabilir” yorumunu yapıyor.
Akar ayrıyeten Ortadoğu’daki gelişmelerden sonra Türkiye’nin, Kürtlerle var olan problemlerini çözdüğünde, yeni bir stratejik ittifak periyoduyla çok önemli avantajlar elde edeceğine inanıyor.