DOLAR
33,9762
EURO
37,6709
ALTIN
2.725,36
BIST
9.771,16
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak

Yıldıray Oğur: Gezi Davası’nda AİHM kararlarına karşı olmalarının nedeni; güçlerini siyasetteki yüksek tansiyona ve kavgaya borçlu olmaları

Yıldıray Oğur: Gezi Davası’nda AİHM kararlarına karşı olmalarının nedeni; güçlerini siyasetteki yüksek tansiyona ve hengameye borçlu olmaları

Yıldıray Oğur: Gezi Davası’nda AİHM kararlarına karşı olmalarının nedeni; güçlerini siyasetteki yüksek tansiyona ve kavgaya borçlu olmaları
21.08.2024 13:00
2
A+
A-

Karar yazarı Yıldıray Oğur,  2015’te MHP lideri Bahçeli’nin ve Cumhurbaşkanı başdanışmanı Mehmet Uçum’un gezi olaylarına karşı şu anki tavrından çok daha farklı bir tavır sergilediğini hatırlatarak, “Eğer hükümet Gezi Davası’nda AİHM ve AYM kararlarını uygularsa hukuk alanı olağanlaşmaya başlayacak, muhalefet ile iktidar arasındaki tansiyon düşecek. Böylelikle siyaset alanı da olağanlaşacak. Arbedenin harareti azalacak. Şahinler için en korkutucu senaryo bu. Zira onlar güçlerini ve prestijlerini olağanüstü koşullara, hengameye borçlular.” dedi.

Bahçeli’nin gezi olaylarına 2015’te verdiği takviyesi ve iktidar tenkitlerini “Herkes bilmelidir ki, Türk milletinin rahatını ve huzurunu bozacak her karışıklığın, her buhranın ve her kaybın sorumlusu Başbakan Erdoğan ve hükümetinden diğeri olmayacaktır.” sözlerini örnek göstererek hatırlatan Oğur’un “Gezi Parkı’ndaki çamlar nasıl bardak oldu?” başlıklı köşe yazısı şöyle:

Gezi sorununda iktidar cephesindeki en odunsuz olan, AYM ve AİHM kararlarının bile ezilip geçilmesini savunacak kadar ileri giden şahin kanat içinde bilhassa MHP ve Cumhurbaşkanı’nın Hukuk Başdanışmanı Mehmet Uçum dikkat çekiyor.

Bu hususta birbirleriyle paralel açıklamalar yapıyorlar, AYM’ye karşı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin direnişini Halk İhtilali gibi Sovyetimsi tezlerle teorize edip savunuyorlar.

AK Partili siyasetçiler, grup başkanvekilleri, Adalet Bakanı, Meclis Başkanı bu sıkıntıda o kadar da radikal görünmüyor.

Tuhaftır bugün Gezi konusunda en şahin kanatta yer alanlar 2013’de Gezi Parkı olayları sırasında hiç de şahin değillerdi. O günlerde Başbakan’ın Gezi Parkı eylemleri için suçladığı partilerden biri kimdi ?

Tabii ki MHP

Bahçeli, ilk günden itibaren Gezi Parkı’ndaki hareketlere destekleyici ve hükümeti sert biçimde eleştiren konuşmalar yapmıştı.

Bir kaçını hatırlayalım:

“Başbakan Erdoğan’ın küçümseyici lisanı, sırtını dayadığı faiz lobisine birden bire saldırması; tencere, tava çalan vatandaşlarımızı aşağılaması ve Taksim’deki projelerden vazgeçmeyeceğini diklenerek duyurması Türkiye’yi ucu açık ve varsayımı mümkün olmayan boğuşmalara götürme riski taşımaktadır. Herkes bilmelidir ki, Türk milletinin rahatını ve huzurunu bozacak her karışıklığın, her buhranın ve her kaybın sorumlusu Başbakan Erdoğan ve hükümetinden oburu olmayacaktır. Unutulmamalıdır ki, sokakların sakin bir şekilde tahliyesi, tatmini ve teskini yerine Esadlaşmak, Hüsnü Mübarekleşmek ve Kaddafileşmek dirliğin imhasına, birlikte yaşamanın mahvına neden olacaktır.”

Bu kadar sert konuşmaları muhtemelen o günlerde Osman Kavala yahut mahpusta tutulması bir vatan sorununa çevrilen Can Atalay bile yapmamıştı.

Gezi davasında 7 yıldır mahpusta olan Kavala’yı AİHM ve milletvekili seçilmesine ve AYM kararına karşın Can Atalay’ı mahpusta tutmak için milli ve yerli hukuk teorileri geliştiren Cumhurbaşkanı’nın hukuk danışmanı da Gezi Olayları sırasında AK Partili olmayan, sol ve liberal çevrelere çok yakın bir aktivist avukat ve Çözüm Süreci’nde bir akil insandı.

Gezi olaylarına destek vermemişti ama Gezi büyük uluslararası komplo teorisine de, polisimizin eline sağlık konumuna da fersah fersah uzakta bir profildi.

Peki neden bugün Türkiye’yi geren, AİHM kararlarını uygulamayan ülke statüsüne düşüren, AYM-Yargıtay-Meclis arasındaki hiyerarşileri alt üst eden, insanları bilinmeyen suçlar ve olmayan kanıtlarla yıllardır mahpuslarda çürüten bir davanın en güçlü müdafiyi oldular?

AK Parti iktidarı, Erdoğan bu mevzuda bir adım atacak diye beklenen her durumda en şahin pozisyonu alıp buna taş koydular?

Eğer hükümet Gezi Davası’nda AİHM ve AYM kararlarını uygularsa hukuk alanı olağanlaşmaya başlayacak, muhalefet ile iktidar arasındaki tansiyon düşecek.

Böylece siyaset alanı da olağanlaşacak. Hengamenin harareti azalacak. Aktörler çoğalacak, güç bağlarının demokratik, siyasi, türel olağanlara doğru kayacak. Şahinler için en korkutucu senaryo bu. Çünkü onlar güçlerini ve prestijlerini olağanüstü kurallara, hengameye borçlular. Normal bir siyasi ve hukuk sisteminde oynayabilecekleri rolleri küçük. Ama olağanüstü kurallarda, koşulsuz ve şartsız başkanın yanında olarak, en olmayacakları savunarak adam eksiltiyor ve başrolleri kapıyorlar.

Bu şahinlik iktidar cephesinde daima sadakat şovlarında kazanmalarını sağlıyor, onlara daha ılımlıları, müteredditleri, hukuk, demokrasi, prensipleri ahlaki ‘zaafları’ olanları tasfiye etmek, güçten düşürmek büyük bir güç veriyor.

O yüzden dün 17-25 Aralık Yolsuzluklar Haftası ilan eden parti, bugün 17-25 Aralık kumpası diyebiliyor.

Çünkü haftasını kutlayarak artık yalnızca kriminalize olabilir’kumpası’ dediği denklemde güçlü ve önemli.

Yani mesele Gezi Davası, kimin ne suç işlediğiyle çok da ilgili değil. Mesele ağaç da Gezi Parkı da değil, sen daha anlamadın mı?”

ETİKETLER: , , , ,
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.