DİB’ten “Seferberlik ve Savaş Hali Yönetmeliği” daveti: Muhalefet, iktidarın savaş hazırlığı içinde olmasına rağmen uyanık olmalı!
Demokrasi İçin Birlik Platformu (DİB), Seferberlik ve Savaş Hali Tüzüğü yürürlükten kaldırılması yerine Seferberlik ve Savaş Hali Yönetmeliği getirilmesine ilişkin yazılı açıklama yayımladı. Düzenlemeyle daha Bakanlar Kurulu kararıyla alınan seferberlik ve savaş hali ilan etme kararı Cumhurbaşkanı tarafından alınabileceğinin altı çizilen açıklamada, muhalefete “İktidarın savaş hazırlığı içinde olduğuna dair olgular ve bunun ülke için yaratacağı sonuçları konusunda” davette bulunuldu.
DİP, Seferberlik ve Savaş Hali Tüzüğü’nün kaldırılması ve yerine Savaş Hali Yönetmeliği getirilmesine ilişkin açıklama yaptı.
Düzenlemeyle, daha önce Bakanlar Kurulu kararıyla alınan seferberlik ve savaş hali ilanı kararı Cumhurbaşkanı tarafından alınabilecek.
DİP, hususa ilişkin yaptığı yazılı açıklamada muhalefete ve demokrasi güçlerini iktidarın “savaş hazırlığına dair uyanık olma” daveti yapılırken ana muhalefetin milli menfaatler için iktidarı destekleyeceklerini açıklamasına ilişkin ise “felaketin boyutlarını artırır nitelikte” dedi.
Yapılan yazılı açıklamanın tamamı şöyle:
“SARAY, VARLIĞINI SÜRDÜREBİLMEK İÇİN ÜLKEYİ ATEŞE ATMAYA HAZIRLANIYOR
31 Mart seçimlerinde ağır yenilgi alan Saray rejimi fakirleri daha da fakirleştirecek ‘Şimşek Programından’ vazgeçemiyor. Elinde pek az koz kaldı. Bu kozu nasıl kullanacağı ise bâtın gizli değil. Bir kaç madde sıralarsak,
Yani her şey apaçık ortada duruyor. Yandaş medyanın savaş çığlıkları arasında, Kürt sıkıntısında çözümsüzlüğü, Kuzey Irak ve Suriye’yi güvenlik tehdidi olarak göstermeyi soygun talan rejimini sürdürmek için tek yol olarak gören Saray için savaş en iyi araç. Böylelikle muhalefeti etkisizleştirmenin, ardına dizemese bile kıpırdayamayacak hale getirmenin, ülkeyi güzelce yasağa ve baskıya boğmanın, toplumsal itirazları yok etmenin ve ekonomiyi şekillendirmenin yolunu açacak.
Dış problemler yani milli menfaatler için iktidarı destekleyeceklerini açıklayan ana muhalefetin tavrı felaketin boyutlarını artırır nitelikte.
Hangi milli menfaat
Bu sayılanlar, ne kadar milli menfaatlerimizse iktidarın ülkeyi sürüklemeye çalıştığı savaş da o kadar milli menfaatimiz.
Bu sicil gün ortadayken ‘milli menfaat’ yahut dış sıkıntılarda iktidarı desteklemek kelamlarının arkasında gösterilecek kararsızlığın, ayak sürtmenin hem muhalefet hem ülke için yaratacağı sonuçlar dehşetli boyutta.
“Savaşa karşı hayatı savunuyoruz”
Doğal gaz, petrol, maden ve enerji kaynakları, ulaşım yolları ve koridorları üstündeki emperyalist rekabet ve paylaşım gayretleri, kapitalizmin içsel tansiyonlarını savaşla atlattığı vahim hakikati, savaş sanayi ve ticaretinin sermaye birikiminin çok önemli bir ögesi haline gelmesi pek çok nedenle dünya ve bilhassa yaşadığımız bölge giderek artan bir savaş tehdidi altında.
Buna emperyalist siyasetlere eklemlenmeye çalışan ve Kürt sıkıntısındaki çözümsüzlüğü iktidarda kalma aracı haline getiren Saray rejiminin mümkün atılımları eklendiğinde savaşa karşı çıkmanın en hayati ve en insani görev olduğu gerçeğiyle yüz yüzeyiz.
Tarih ve hayat bize neye karşı olmamız, hangi hususta tereddüt etmememiz gerektiğini gösteriyor.
Demokrasi için Birlik olarak bütün muhalefeti hangi kılıf altında olursa olsun vefattan, yıkımdan, yoksulluktan, göçten öbür bir şey getirmeyen savaş siyasetlerine karşı uyanık olmaya, iktidarın attığı adımları iyi değerlendirmeye ve açık tavır almaya çağırıyoruz. SAVAŞA KARŞI HAYATI SAVUNUYORUZ
Demokrasi için Birlik